Geleceğe sahip olmak zor değil. Hatta sahip olduğunuza değebilir bile!
Cep boyutundaki bilgisayarların, 3 boyutlu yazıcılardan üretilen organların, Mars’a yerleşmenin planlarının yapıldığı bir çağdayız.Aracınız içten yanmalı bir motora mı sahip? Üzülerek söylüyorum ki, bu artık 20. yüzyıldan kalma bir teknoloji. Hala robot şoförlerini bekleyen teknoloji hayranları için bir haberimiz var. Robot şoförünüz olmasa bile artık aracınızın içine oturduğunuzda dışarıdan bakıldığında uzaydan gelmiş izlenimi vermenin sayısız yolu var!
Benzin? Sıkıcı. Elektrikli bir araba? Çok yaygın, artık her yerde geziyor. Stanley’nin buharlısı? Henüz bulunmuyor.
Aslında, Hidrojen çok iyi bir seçenek. Mühendisler bunun için 1960'tan beri deneyler yapıyorlar. Ve şimdi, teknolojinin, kanunların ve toplumsal bilincin kesiştiği noktada, bu teknoloji artık hayatımıza girebiliyor.
Hidrojen yakıtı saçma bir fikir gibi görünebilir, ancak bugün bu teknoloji tamamen hazır halde. Galaksideki en bol elementi yakıt olarak kullanıp, su buharından başka bir şey yaymayan bir araba düşünün. Sadece doğayı korumak da yetinmiyor, bunun yanında dünyayı sadece kendilerinin kurtardığını düşünen kendini beğenmiş Tesla sürücülerine hava yada “su” atabilirsiniz. Buna paha biçemezsiniz.
Gelelim şu konuya, sonuçta siz de ben de yıldızların tozundan yapıldık. Neden bunu otomobilimizde yakıt olarak kullanmayalım? Gelelim bilmemiz gereken önemli bilgilere, aşağıda eğer bir yakıt hücreli araç almayı düşünüyorsanız gerekli çoğu bilgiyi bulabilirsiniz.
1- Yakıtı Kolayca Doldurulabilir
Hidrojenli araçlar genelde elektrikli otomobillerle karşılaştırılmıştır. Ve burada Hidrojenli araçların daha önde olduğu hususlar vardır. Yakıtın hızlı ve kolay dolması gibi. Bir yakıtı doldurmak için pompada yaklaşık beş dakikaya ihtiyacınız var. Neredeyse benzinli araçların deposunun dolmasıyla aynı zamanı alıyor anlayacağınız.
Elektrikli bir otomobil ile yarım saat boyunca bir kamyon durağında beklemek yok. Üstelik motorin gibi kıyafetinize yada herhangi bir yere sıçrama derdi de yok. Günümüz için neredeyse ilaç niteliğinde bir teknoloji.
2- Menzil
Hidrojenle çalışan bir araçla günümüzde bir depoyla 400-500 kilometreye kadar gidilebilir. Nerdeyse benzinli otomobillere yakın bir menzil. Bu, çok az sayıda elektikli aracın yaklaşabildiği bir menzil.
Belki de hidrojenli araçların en büyük avantajı; hızlı yakıt dolumu, çevre dostu olması ve düşük işletme masraflarını bir arada bulunduruyor olması. Menzil şimdilik kimilerini tatmin edemese de henüz yeni yaygınlaşan bir teknoloji için kesinlikle azımsanmayacak derecede.
3- Benzersiz Konfor ve Performans
Elektrik motorları sayesinde kesintisiz güç ve benzersiz tork sağlarken, neredeyse içine hiç ses almadan seyahat etmenizi sağlıyor. Yakıt hücreli araçlar otomotiv tecrübesini kendi formunda taşıyor. Ancak çukurlarda tekerleklerin kıvrak hareketi ve çıkardığı birkaç ses yardımıyla aracın bir kara aracı olduğunu kısa sürede hatırlanabiliyor. Kükreyen V8’lerden ve Varex susturuculardan çok uzakta dursalar da etkileyici oldukları kesin. Yolcular gelecekten gelen bir sesle birlikte pürüzsüz hızlanırken bir uzay gemisinde olduklarını hissedebilirler. Sadece yoldaki çukurlara düşünce gelen sesler, bir otomobilde olduklarını hatırlatabilir
Torkunun yüksek olduğundan söz etmiştik. Evet, bu sayede ışıklarda kalkarken bolca patinaj da çekebilirsiniz. Elbette ASR’yi kapatırsanız.(Anti Patinaj Sistemi ”TCR,TRC aynı terimler”)
4- Güvenlik
Hidrojenli araçlara gönül rahatlığıyla güvenebilirsiniz. Neredeyse her bir parçası binlerce deney ışığında alınan sonuçlara dayanarak, mühendisliğe dökülen araçlardan bahsediyoruz. Örneğin, Toyota kendi web sitesinde Mirai için: ''Toyota, hidrojenli aracınızda güvenle seyahat etmeniz büyük çaba gösterdi'' yazmıştır.
Tabii ki bu güvenliği sağlamak kolay değil. Karbon fiber’den üretilen yakıt deposundaki sensörler hidrojenlerin çarpışma oranını sürekli olarak hesaplayarak, olası bir tehlike anında müthiş bir hızla gaz akışını durdurabiliyor. Hidrojen sızıntısı havadan daha hafif olduğundan çok çabuk yayılabilir. “Ya dünyayı sen mi kurtaracaksın?” gibi sözlerimize rağmen, Toyota 25 yıldır hidrojenli araç üzerinde araştırmalar ve çalışmalar yapıyor. Hidrojen başka nerede kullanılıyordu hatırlıyor musunuz? Apollo. Bu size bir şeyler hatırlatmalı.
5- Hidrojen İstasyonlarının Sayısı Artıyor
Evet, en büyük problemlerden birisi de bu. Daha doğrusu Türkiye için. Sayısı gün geçtikçe artan hidrojen istasyonları bu problemlerin çözülmesine yardımcı oluyor. Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde başta Los Angeles ve San Francisco bölgelerinde ağırlıklı olmak üzere günümüzde yaklaşık dört düzinenin üstünde hidrojen istasyonu bulunuyor. Avrupa’nın ise her yerine yayılmış durumda. Şimdilik Türkiye’de iki adet görünen dolum istasyonları, hızla yayılıyor. Detaylı Hidrojen dolum istasyonu haritası için buraya tıklayın.
Yüz yıla yakın bir gelişmenin ödülü benzinden çok daha sağlıklı bir yakıtı bizlerin kullanımına sunmak oldu. Ancak bu gelişme henüz bitmiş değil. Çok daha verimli ve çevreci olabilmesi için zamana ihtiyacı var. Bunun da en hızlı devletler arası ortaklıklar ve üreticilerin liderliğindeki girişimlerin bileşimi sayesinde olacağını düşünüyorum. Kalifornia 2020 yılında 100 hidrojen istasyonuna sahip olmak için elinden gelen gayreti gösteriyor. Bu da hidrojen istasyonlarındaki artışı gözler önüne seriyor.
6- Hidrojenli Araçlara Devletlerin Teşviği
Yeni teknolojiler asla ucuz olmaz. İlk cep telefonunun fiyatı yaklaşık olarak 4000$'dı. Unutulmaması gereken bir diğer husus da; insanlar hidrojenli araçları ne kadar çok isterse fiyatın da aynı derecede düşeceğidir.
Otomobil üreticileri ve hükümet insanların daha bu araçları daha fazla almasını ister. Örneğin, Toyota Mirai'nin alıcıları Kalifornia eyaletinden 5000$'lık bir geri ödeme ve 8000$'lık da vergi kredisinden faydalanarak alabiliyorlar. Toyota Mirai'nin 7500$'lık öncü olabilecek ''Satın alma desteği'' aracın üç yıllık ücretsiz yakıtını da kapsıyor.
7- Normaller
Bu, modern bir hidrojenli otomobilin özünde olan bir ironi. Gelecekteki teknolojilerin cazibesine sahip olmalarına rağmen ilginç bir şekilde son derece normal görünüyorlar. En nihayetinde, ne kadar teknolojik olursa olsun bir direksiyon, iki pedal ve bir radyo sisteminden oluşan bir araç. Klima, emniyet kemeri ve bardak tutucuları ile de çokça gördüğünüz standart araçlara benziyor.
Mühendislerin tam olarak istediği şey de bu; geleceğin aracının olabildiğince normal olması. Gerçekten fütüristik olan şey aslında sadece otomobilin dış görünüşü. Aracın içine girdikten sonra, algılarınız tamamen değişecek ve kullanımının ne kadar kolay olduğunu rahatlıkla fark edeceksiniz.
8- Dikkat Çekiyorlar
Starbucks’tayken, ışıklarda beklerken, garajınızda, kendinizi az sonra size sorulacak sorulara hazırlayın. Toyota Mirai sahibi Raymond Lim, araç için şunları söylüyor: ''Arabaya bakınca çekici geliyor. Arkasındaki yeniliği seviyorum. Bir keresinde, dokuz yaşındaki oğlum bana araba camlarını boyaması için izin verip vermediğimi sordu, nedenini sordum ve o sırt üstü otururken sürücülerin baktığını gördüğünü söyledi. Ben de güldüm ve yanıt verdim, 'Size bakmıyorlar; arabaya bakıyorlar!’
Bazı otomobil üreticileri ise daha erişilebilir hissettirmek için mevcut tasarımında ileri teknoloji hidrojenli motor kullandılar. Ancak eğer kendine has, uzaydan gelmiş birisi gibi görünmek istiyorsanız o araçlar sizi memnun etmeyebilir. Kimileri içinse bu durumun tam tersi geçerli tabi ki.
Onlar Geleceğin Ta Kendisi!
Hidrojen yakıt hücreli araçlar, galaksideki en bol elementi kullanıyor. Bu element radyatörlerden akan havaya yapışıyor ve pratikte ince havayı atarak elektrik üretiyor.
Toyota, kendi hidrojenli arabasına adıyla da atıfta bulunuyor: Japonca'da mirai, "gelecek" anlamını taşıyor; bu Mirai'nin geleceğin otomobili olduğunun bir kanıtı olarak gösterilebilir.
Hazır olun, otomotivde yeni bir devir başlıyor! Otokılavuz'u takipte kalın.
Kaynak: www.roadandtrack.com