top of page
  • Ahmet YASİN

Ford GT: Performans Mı, Yoksa Konfor Mu?


Spor otomobil aldıktan sonra en çok rahatsız eden durum şüphesiz süspansiyon sistemi. Mühendisler eğer bir otomobilin yol tutuşundan ödün vermek istemiyorsa, yapacakları ilk hamle yayları sertleştirip, daha sıkı amortisörler takmak oluyor. Bu kimi otomobillerde öyle bir hal alıyor ki dünyanın parasını verdiğiniz aracınızı caddede sürmek mümkün olmuyor.

Ford mühendisleri ise bu durumdan kendileri de oldukça rahatsız durumda olmalılar ki, Ford GT’nin helezon yay kat sayısını, darbe sönümleme sertliğini ve sürüş yüksekliğini tek bir düğmeyi çevirerek değiştirmenizi sağlayacak bir sistem geliştirmişler.

Ford GT'nin aktif, ayarlanabilir, çok modlu bir süspansiyona sahip olması aslında şaşırtıcı değil. Günümüzdeki her süper otomobil, gittikçe daha sıradan araçlar, bu özelliği bazı biçimlerde sunuyor. Yine de, üretimi yaklaşmakta olan Ford’un bu süper otomobilinin altında olan bitenler hakkında daha fazla şey öğrendik. Ve bu daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemiyor.

GT’nin süspansiyon sistemi, geleneksel helezon yayların yerine pushrod ve torsiyon çubukları kullanıyor. Formula 1’de de kullanılan pushrod süspansiyon sistemi sayesinde ana süspansiyon bileşenleri içeriye taşınabilir ve aracın omurga tarzı aerodinamik akışının anahtarı olan, dev aero girişleri için yer açılmış oluyor.

Ford'un karmaşık terimlerle açıkladığı sistemde, (patentler hâla beklemede olduğu için) her bir tekerlek aslında seri olarak hareket eden iki yay tarafından kontrol ediliyor. Fizik derslerinizi tekrar düşünün: İki özdeş yayı üst üste koyun, bağımsız bir yaya göre sıkıştırılması için yarısı kadar kuvvet gerekli olan dev bir yay oluşturmuş olduk. Başka bir deyişle, devasa yayınızın katsayısı, yayın yapıldığı parçaların yay katsayısının yarısıdır.

Torsiyon çubukları, kavrama kolları(rocker arms) ve kabin içindeki sürüş modu düğmesiyle kontrol edilen aktüatörler, Ford GT'de her bir tekerleğin, seri bağlı iki yay ile çalışmasını sağlayan böyle bir sistemi oluşturur. Süspansiyon Normal modda iken her iki yay da aktif, esasen "yüklenmiş" durumdadır. Spor sürüş modunu çevirmek, yay düzenlemesini değiştirmeden bırakır, ancak üç modlu DSSV amortisörlerini sertleştirir.

Sürücü Track veya Vmax modu seçildiğindeyse, iki yay kurulumu farkını ortaya koyuyor. Bu iki sert ayarın herhangi birinde, yaylardan biri kilitlenir, böylece her tekerleğe etki eden yay katsayısı iki katına çıkarılır. Yerden yüksekliği 50mm azalarak, aracın tabanı ile yer yüzeyi arasında 70mm kalıyor. Amortisörler ise, üç ayar içerisinden en sıkı noktasına geliyor. Track modunda, aero bileşenleri tam downforce moduna giriyor; Vmax'da ise kanat ve hava ayırıcıları, düşük hava sürtünme katsayısı sağlamak için optimum ayarda kalıyor.

Aslında, bu Track/Vmax süspansiyon ayarları, tamamen benzersiz bir şasi ayarlamasına sahip olmak gibi bir şey. Sürüş yüksekliği, yay katsayısı ve sönümleme oranı, hepsi maksimum performans için optimize edilmiş, üstelik Normal veya Spor moddaki konforundan ödün vermeden. Düşünsenize otomobilinizde yarış süspansiyonu var ve siz onu caddede rahatça sürebiliyorsunuz. Özellikle zorlu yollar için Normal moda göre amortisörleri daha da yumuşatan bir "Konfor" düğmesi bile var.

Bu kurulumun şık bir yanı daha var: Ford süspansiyonu ve aero sistemlerini eski moda hidrolik tertibatla çalıştırıyor, GT normal sürüş yüksekliğinden, Track/Vmax moduna şimdiye kadar gördüğünüz herhangi bir havalı süspansiyonundan daha hızlı geçebiliyor. Ayrıca otomobilde dik yollara saldırmak için bir burun kaldırma modu var - aracın önünü o kadar hızlı kaldırıyor ki, kendinizi Amerika’da yapılan lowrider zıplama yarışmasında olduğunuzu sanabilirsiniz. Bu şık süspansiyonlu aracı izlemek için şimdiden sabırsızlanıyoruz.

bottom of page